Son yılların yıldızı parlayan uygulaması EXOSOME hakkında konuşalım istiyorum.

Kök hücre teknolojilerinin devamı niteliğinde olan bu uygulamalar yeni dönemin kutsal kasesi olarak anılıyor, peki nedir bu exosome?

Hücreler dış çevreleriyle etkileşim içinde olan biyolojik ünitelerdir. Bir hücre, hücre içi atıklarını küçük paketçikler olarak hücre dışına bırakır. Biz bu süreci yıllardır biliyoruz. Bizim yeni fark ettiğimiz şey ise hücrelerin uzak ya da yakın çevrelerini etkileyebilmek için proteinden, genetik materyalden, yağdan zengin küçük paketçikler hazırlayıp bunları dış ortama salıvermesi.

İşte içinde diğer hücreleri etkileyebilme potansiyeli olan bu paketçiklere exosome diyoruz.

Exosome’lar ne işe yarar?

Bilimin bu aralar en merak ettiği konulardan biri de bu exosomeların görevleri ve potansiyel kullanım alanları.

Exosomelar çoğu hücre tipi tarafından salgılanabiliyor, kök hücre laboratuarlarından bu potansiyel hücreler çoğaltılarak büyük reaktörleri de exosome sağımı işlemi yapıyor ve bu exosomelar yara iyileşmesinden, hastalıkların tedavi edilmesine, kanser tedavilerinden biz plastik cerrahların en sevdiği konu olan gençleştirmeye dek pek çok amaçlı kullanabileceğimizi öngörüyoruz.

Exosomeların plastik cerrahi için kullanım amaçları estetik ve onarıcı olarak ikiye ayrılıyor. Onarıcı tedaviler çoğunlukla yara iyileşmeleri ve yanık gibi travmaların tedavisi olarak anlatabiliriz.

Exosomaların bu hücreler arasındaki taşıyıcı özelliğini, onun bir hücrenin diğer hücreye yardım amaçlı gönderdiği bir kargo olarak tasvir edebiliriz. Bu özellik aynı zamanda laboratuarda hazırlanan exosomaların içerisine iyileştirici moleküllerin yerleştirilerek taşınmasında bir aracı olarak görevlendirilebileceğini de gösteriyor ki bu inanılmaz potansiyelinin henüz başlarında olduğumuzun da bir göstergesi.

Estetik amaçlı exosomelar

Şimdiye kadar konunun genel bir özetini çıkarmaya çalışmamın esas amacına burada değineceğim.

Exosomeların, içlerinde taşıdıkları protein, genetik materyal (DNA ve RNA) ve diğer bazı molekülleri sayesinde hücre yaşlanmasını yavaşlatabildiği, hücre yenilenmesini hızlandırdığı gösterilmiş.

Dediğim gibi biz artık exsomaların sadece vücutta üretilmesini göstermekle kalmıyor, exosomaları laboratuvar ortamında reaktörlerde çoğaltarak ve içlerine yapmasını istediğimiz etkiye özel molekülleri yükleyerek onları adeta bir kargo aracı gibi kullanarak istediğimiz dokuda yaşlanmayı yavaşlatmak ve gençleştirmek amaçlı kullanabiliyoruz.

Bunun en belirgin özelliği exosomaların cildin yaşlanmasına karşıt olarak anti aging olarak kullanılabilmesine dair olumlu raporlar mevcut. Ve düşünün ki bu daha yeni doğan henüz bebeğin emekleme dönemini andıran bir safha.

“FİLTRESİZ BİR DÜNYA MÜMKÜN” kitabımda geleceğin en önemli gençleştirici uygulamalarının başında bu exosomalara işaret etmiştim. Bakalım daha neler göreceğiz.